15 Ağustos 2016 Pazartesi

Farklı bir şehirde okumak

Tekrardan merhaba arkadaşlar ! Bugünkü konumuz başka bir şehirde okumaya giden arkadaşlar için olacak.
Geçen günlerde şöyle bir mesaj aldım ; Merhaba ben İstanbul'da üniversite kazandım ama büyük şehir olması beni çok korkutuyor.Evet hayallerimin şehri ama bilmediğim için ve büyük olduğu için
korkuyorum açıkçası.
Arkadaşlar lütfen kendinize güvenin.Bu hayatta bir şeyler başarmak için ilk önce kendinize güvenmeniz gerek.Psikolojik olarak size iyi gelir , işlerinizi halletmenizde büyük yardımcı olur.Kendinize güvenince pozitif olursunuz.
Kaybolacağım diye tedirgin olmayın.Sora sora Bağdat bulunurmuş :) Şöyle söyleyim benim ailem beni tek başıma bir yerlere gitmeme izin vermiyordu.Ben de anneme Kadıköy'e gidiyorum diye söyleyip Beşiktaş'a şuan okuduğum üniversiteye geldim.Aileden habersiz işler yapın demiyorum.Ama kendinize her anlamda güvenmelisiniz.Benim kendime güvenim , inatçı olmam ve diğer insanlara güvenme konusundaki tutumum beni şimdi bulunduğum yerde olmamı sağladı. :)
Eğer çok çok büyük bir şehre gidiyorsanız ilk olarak okulunuzun bulunduğu yerleri keşfedin.Hava kararmadan önce gezin , dolaşın , yeni yerleri görmenin tadını çıkartın.Güvensiz gördüğünüz yerlere gitmemeye özen gösterin.Ve eğer birilerine adres sormanız gerekiyorsa yoldan geçene değil, iyi bir mağazada çalışanlara ya da bankaların güvenlik çalışanlarına sorun.Ben 4.5 yıldır tek başıma İstanbul'u dolaşıyorum ve hala bilmediğim görmediğim çok yer var.Adreslere internetten bakıyorum , otobüs kullananlara , akbil bayilerine soruyorum.
Evet yaşadığınız yerde bir yerden başka bir yere giderken yürüyebilirsiniz , evet küçük bir yerde yaşayabilirsiniz.Ama şimdi siz üniversite öğrencisisiniz ve kendi ayaklarınız üzerinde durmayı bilmelisiniz.Televizyonlarda çıkan haberler üzerinde çok fazla kalmayın.Evet mağlesef kötü olaylar da yaşıyoruz bunlara ben de çok üzülüyorum.Ama bunlar sizin güveninizi ve okuma aşkınızı kırmasın.

Sevgiler
Gizem

11 Ağustos 2016 Perşembe

Hazırlık sınıfı anıları , tavsiyeleri !

Merhaba üniversiteli arkadaşım ! Farkındaysan bu sefer " üniversite adayı arkadaşım " demedim.Eee ben de farkı fark ettirmek istiyorum artık :)
Zorlu bir süreçten geçtin farkındayım.Hemen hemen her gün ben de seninle birlikte tercih sonuçlarının açıklanmasını bekledim ve açıklandığında sen nasıl mutlu olduysan ben de o kadar mutlu oldum.Bugünkü yazı biraz tanıdık , tekrarlı gelebilir çünkü büyük ihtimalle bildiğin ve sana söylenenlerin olduğu bir yazı olacak.Ama inan okumaya değer ! Hadi başlayalım ! :)
Bildiğin üzere bu yazının konusu Hazırlık Sınıfı hakkında.Şunu sana söylemeliyim ki üniversitedeki en en en güzel geçen yıllarından ilki olabilir.Benim için öyle olmuştu :) Düşünsene yepyeni farklı bir ortama giriyorsun , yeni insanlar , yeni yüzler , uluslararası öğrenciler , yabancı bir dil ! Bu anın tadını çıkarmalısın arkadaşım.Ama tadını çıkartayım derken de derslerinin tadını kaçırma. :)
Okulların  hazırlık sistemleri ne kadar benzer bilemiyorum ama bizim hazırlık sisteminden biraz bahsedeceğim.Ben hazırlığa başlamadan önce iki sınava girdim.İlki Seviye Belirle Sınavı'ydı.Eğer bu sınavdan başarılı olursanız Proficiency sınavına giriyorsunuz ve ondan da geçerseniz hazırlığı atlamış oluyorsunuz.İlk sınavdan geçemezseniz direkt en düşük seviyeden başlıyorsunuz , Proficiency sınavında kalırsanız da sınav notunuza göre belirlenen bir sınıfta hazırlığa başlıyorsunuz.Ben 1.5 yıl hazırlık okudum ve bu iki ayrı süreçte okuğum hazırlıktan inanın çok şey öğrendim.Nasıl çalıştım , neler yaptım hakkında kısaca bahsedeceğim ki asıl değinmek istediğim konu bu.Ne yazık ki İngilizce'yi sadece okulda öğrenmek yetmiyor.Onu evinize , günlük konuşmanıza , hayallerinize , dizilerinize , filmlerinize almalısınız.Okulda öğretmenler ellerinden geldiğince yabancı dilde konuşuyorlar ama öğrenci ister istemez Türkçe'ye dönebiliyor.Ben bunu çok yapmıştım ama bir iki derken ben de derslerde İngilizce konuşmaya başladım.O yüzden mümkün olduğunca İngilizce (Hazırlığınız hangi dildeyse ) konuşmaya çalışın.Kelimelerden başlayın , cümleye kadar ilerletin.Bir kelimeyi bilmiyor musunuz siz cümleyi yine kurun bilmediğinizin de Türkçesini söyleyin (Evde,arkadaşlarla konuşurken vb. )
Yıllardır şu söyleniliyor , Yabancı filmler , diziler izleyin ,şarkılar dinleyin.İnternetinizin limiti bitinceye kadar izleyin ve dinleyin derim çünkü buradaki İngilizce derste gördüğünüzden daha farklı , günlük konuşma dili oluyor.Okulda sadece kalıplardan ve kurallardan bahsediliyorken buralarda daha kolay ve anlaşılır dil oluyor. Size tavsiyem ; Easy English movies to learn English gibilerinden başlıklar yazarak seviyenize göre filmler bulmanız.Ben mesela Friends dizisine yeni başladım ve kelimeleri , cümleleri yakalamaya çalışıyorum , siz de böyle yapın. :)
İngilizce kelimeler çalışırken sıfat,isim,fiil,zarf şeklindeki halleriyle , cümle içindeki kullanışlarıyla çalışın.Çünkü sadece kelime ezberlerseniz o buhar olup aklınızdan çıkar.Unutacağınızı düşündüğünüz kelimeleri de şifreleyebilirsin ben bunu çok yapıyorum :)
İngilizce kitaplar her yerde ! Havalar da güzel değil mi ? E ne duruyorsunuz hadi bir kitap alıp çıkın bahçeye , parka , cafeye okuyun kitabınızı :) Bu sıcaklarda aslında en güzel şeylerden biri kitap okumak.Hele bi de sahildeyseniz .Eğer sahilde dikkat ettiyseniz turistlerin neredeyse tamamında e-kitap ya da bildiğimiz karton kapak kitaplardan var.Adamlar işi biliyor güneşlenirken kitap okuyorlar.Hem kelime hazneleri genişliyor hem de güneşlenirken canları sıkılmıyor hem de çok cool durmuyor mu ? :)
Dinlediğiniz konuşmaları , şarkıları tekrar edin ve ayna karşısında pratik yapın.Bunu öğretmenim bana ben daha ortaokuldayken söylemişti.Bazen komik olabiliyor hele bir de sesinizi kaydedip dinlediğinizde "vay be ben neymişim bu ses benden mi çıkmış ? "diyebiliyorsunuz :)
Bizim hazırlıkta her hafta kelime sınavı olurdu ve ona çalışırken koridorda bir ileri bir geri yürüyerek sesli okuyarak çalışırdım.Muhtemelen sizin de kelime sınavlarınız olacak ve onları en etkili şekilde öğrenebilmek için çalışmalısınız.Çünkü bence kelime öğrenmek grammer öğrenmekten daha zor.
Ayrıca Writing ve Speaking gibi sınavlarınız olacak.Şahsen benim en sevdiklerim.Essay yazmayı öğreneceksiniz ki ben hala unutuyorum yazmayı arada sırada :(( Hemen hemen her öğrencinin korkulu rüyası Speaking olur.Hani deriz ya biliyorum ama konuşamıyorum diye.İşte pratik yapmadığımız için konuşamıyoruz ve speaking zamanı geldiğinde de takılıyoruz.Takılmaktan ,ıııı uuu demekten süper derecede puan kırıyorlar aman dikkat ! Aslında kendinize güveniyorsanız speaking hiççç de zor değil.Bunu anlamam biraz geç oldu ama başardım.Geçen yıl ilk dönem hazırlık dersleri bitti sıra proficiency speaking sınavındaydı , tabii bende bir heyecan yerimde duramıyorum.Düşünsene en iyi seviyedesin yani kesin çok zor sorular gelir.Bir de biz zarftan kağıtlar seçip o soru hakkındaki yorumlarımızı söylüyorduk.İki kişi girmemiz gereken sınava yanımdaki çocuğun gelmemesi ve diğerinin de hazır olmamasından dolayı  tek girmiştim.İki öğretmenin ikisi de mi yabancı olur arkadaş ! Ama çok tatlılardı.Öyle havadan sudan konuştuktan sonra zarftan kağıt seçtim gelen ilk soru şu ; Sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkileri neler ? Soru o kadar kolayken ben nasıl kıvrana kıvrana zor bir yorum yaptım anlamış değilim.İkinci sorum da şuydu  ; Gençler tek başlarına seyahat etsinler mi ? İnanılmaz kolay sorulardı ve sonunda da geçtim zaten :)
Çalışmayı eğlenceli hâle getirmek sizin elinizde.Siz bu zamana kadar çok çalıştınız ve artık başardınız.Asıl şimdi kendi ayaklarınızın üzerinde duracaksınız. :) İngilizce ya da herhangi bir yabancı dil sizin için bir ders değil hayatınızın ta kendisi.Çünkü artık kimse İngilizceye bakmıyor , hele anlat bakalım başka hangi dilleri biliyorsun diye soruyorlar adama :) O yüzden dünden beri size diyorum hazırlık sınıfına gidecek fırsatınız varsa gidin. :) Çünkü her şeyi ilk başta orada öğreniyorsunuz ,adı üstünde  hem  yeni yaşantınıza alışıyorsunuz hem de okula hazırlanıyorsunuz :)

Sevgiler